25 Mayıs 2013 Cumartesi
Ne yazdım len ben yine...?
İnsanın görüşü bir noktadan sonra netleşiyor. Ne istediğini nasıl istediğini biliyor. O anda mevcut olan, o ana getirenlerin bütünü oluyor. İlginç boyutları var, var olmak dediğimiz şeyin. Peki neden hep mutlu olmak istiyoruz ki. Üzgün olmayı da isteyebilirdik. Kızgın olmayı ve hatta çaresiz olmayı bile isteyebilirdik. Bize kim kodladı bütün bunları? Basitlik her zaman iyidir. Bir işi en kısa ve kolay şekilde yapmak en verimli şey ise basit olmak da iyi bir şey olmalıdır. Sadece basit olma isteği ile olması gerekenlerin olmaması sıkıntıyı yaratır. Her şey bir plan dahilinde mi oluyor yoksa sadece akışına mı bırakılıyor? Duygular sadece hormonal ve elektriksel tepkiler mi? Babam bu kadar güzel pasta yapmayı nereden öğrendi? http://www.youtube.com/watch?v=qWLd8U6ePyo
Süzülme adını verdim bu aralar yaşadığım hayata. İşte havada süzülüyorum rüzgar nereye eserse oraya gider gibiyim. Güzel şeyler, kötü şeyler, nötr şeyler... Ver rüzgarı. Bir teneke sesi geliyor tın diye. Aman ya hepsi hepsi hayat nasıl olsa deyip geçiyorum. Eskiden kafayı yediğim şeyler aman bu muymuş ya düşüncesiyle önümde şimdi. Elde ettikçe daha fazlasını istiyor insan. Hep ileri daima ileri. Çok bencilce aslında. Sonu yok mu bunun? Sonunu düşünen kahraman olamaz mı gerçekten?
Yalnızlığın çok iyi bir öğretmen olması gariptir. Yalnızlığını gidermek için kendini geliştirme yoluna gidersin. Kendini geliştirirsin ki yalnız olmama şansını arttırırsın. Etkileşim şansın artar. İşte yalnızlık sürecin en çok şey öğrendiğin süreçtir. Dikkatin tek yöndedir. Bahsettiğim yalnızlık topluluktan ayrılmanın genel adıdır. Eşinin olmaması, benzerlerinden ayrı durmak... Tasavvuftaki irade terbiye yöntemleri gibi. Aslında hepsi tanrıya ulaşmak, aslında hepsi gerçeği aramak. Aslında hepsi kızlardan oluşan bir müzik grubu.
Son olarak İsmail Abi'ye bir şeyler yazmak istiyorum. Leyla ile Mecnun'a taktım bu günlerde. Ne güzel bir karaktersin sen İsmail Abi. Sadece kalbiyle düşünebilir mi ki insan? Bu kadar kötülüksüz olabilir mi ki? İşte acıyla, yaşanılanla olmuş, yanmış, saflaşmış hatta aklını yitirmiş olduğu şeyi ancak delilik kavramına sığdırabilmiş. Gerçekte böyle bir insan var mıdır bilmiyorum ama benim abim, benim dostum olsun isterdim.
Yazıyı küçükken öğrendiğim bir tavuk tekerlemesiyle bitiriyorum. Gıt gıt gıdak, yumurtam sıcak, inanmazsan gel de bak. inanmazsan küserim yanağından öperim. Bu ne saykodelik bir çocuk kafasıdır arkadaş. Severim tavuğu, proteindir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder