22 Nisan 2013 Pazartesi

Deniz Anası Şeffaflığı



   Peter Pan'ı bulun bana. Kayıp çocukları bulun. Ama bizim bildiğimiz kayıp çocukları değil. Tiner koklamayan, eli yüzü motor yağı olmayan, okula gidemeyen ya da zorla evlendirilip daha çocukken çocukluğu biten kayıp çocukları değil; kitaptaki adada yaşayan, peri tozuyla uçan ana babalarını özleyen veletleri bulun. Hep çocuk kalmanın sırrını sormam lazım. Hayatın ağırlığını üstüne almamayı öğretsinler. Hafifliği bulmam lazım. Belki de uçabilmelerinin nedeni böyle hafif olmalarıdır. Belki de özkütleleri çok azdır. Belki sadece uçmanın imkansızlığına inandırılmamışlardır. Bize hayat hep yamuk yaptı gardaş. Peri tuzu diye kaya tuzu döktü en acısından turşumuzu kurdu. Bir de Alman Kurdu. Sonunda saçma bir cümle kurdu ve terk eyledi bu paragrafı....23 Nisan hakikaten güzel bayramsın ve güzel fikirsin. Hepimiz bir aralar çocuktuk. Bunu hatırlatman yeter. Sağolasın Sarı Saçlı, Mavi Gözlü....

   Grup Vitamin'i bilmeyen yoktur heralde. Zeytin gözlüm san meylim nedendir? Ananemin sevgilisi dedemdir diye şarkı sözü mü olur arkadaş. Grup Vitamin adına ustalara saygı kuşağı yapacağım evde. En yakındaki ustaları toplayacağım. Kaportacı, asansörcü, kebapçı... Hepsinin ellerinden öpeceğim ve ardarda 35 tane Grup Vitamin şarkısı dinleyeceğiz. Nasılsın usta? İyidir usta? İşler nasıl usta? Usta ne diyorsun bu hususta? Geceyi de ustaca bir hareket yaparak ve kafası bulanmış ustaların yanından çaktırmadan sıvışarak tamamlayacağım. Çünkü bunun üstüne yakalarlarsa muhtemelen sahiden bana çakarlar. Tokat, döner bıçağı, english key (İngiliz anahtarı)  falan girişirler.  Çünkü Usta adamlar girişimci olur. Canım o kadar sıkılıyor yani. Kaşınıyorum resmen. Dilekçe bile verdim kaşınıyorum diye muhtara . Resmi oldu yani resmen. Hele sırtın ulaşılmayan yerleri var ya. Odun kestirdim 40 cm. Tatlı tatlı kaşıyorum.

  Ölmeden önce yapmak istediğim 10 şeyin listesini yapıp uygulamaya başlayacağım sanırım. Çok fena bir film klişesi olduğunun farkındayım ama iyi bir fikir gibi geliyor. İnsana amaç veriyor. The Bucket List, yani Morgan Freeman ve Jack Nicholson'ın filminin konusu. İzlenir ki bu. Yani adamlar yeter. Konu da güzel mesajlı. Adamlar diyor ki  işi- gücü, dersi, aşkı falan bir bırakın da gerçekten kendiniz için bir şeyler yapın. Hayata bir kez geliyorsunuz. Şimdi seçim sizin. filmde basit bir oyuncu olup oynayıp gitmek de var, yöneten olup filmi yönetmek de. Kendi 10 şeyim içinden bir kaç örnek vereyim. İnsanlığa faydalı  ve vazgeçilmez bir şey icat edip çok absürd bir isim koymak. (zortnik, piçartik, mümeyüş falan)Tekrar aşık olmak ve aşık olduğum kızla aşık olmaya mı yoksa ona mı aşık olduğumun tartışmasını yapmak. İnsanların sadece yüzde birinin anlayacağı  ve seveceği bir kitap yazmak ve son örnek olarak da ölümsüzlüğü bulup sonunda yine de ölmek. Ufuk olum çok açıldın dön sahile artık!diye bağırdı annesi... Parlak güneşin ışıkları gözlerini kamaştırıyordu. Deniz anası şeffaftı. İnsanların hiç olamayacağı kadar şeffaf.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder