5 Ağustos 2013 Pazartesi
Ya şehriye Ramazan olmadı tel şehriye
İnsanlar doyumsuz. İnsanlar memnuniyetsiz. İnsanlar tahmin edilesi. Bende çevreyle iletişimsel monotonluk oluştu. İzlediği filmlerin gidişatını tahmin edip ilk kez izlediğim filmlerden bile zevk almaz oldum. İnsanlar ve yaptıkları hep aynı. Her ayın sonu ya da başında patronların veya amirlerin arayıp parasal konularda viyaklamaları ve senden duyduklarının içinden sadece işine gelenleri çekip çıkarıp yine sana karşı kullanma çabaları da çok monoton. Siyasetçilerin hareketleri bütün milleti etkilese bile, siyaset var olduğundan beri aynı. İnsanlar binlerce yıldır hiç mi ders almamış? Hiç mi düşünmeyi seçmemiş? Hala aynıyız. Sürüyüz. İşte sen de artık herkes gibisin, gibiydin ve gibiydiniz. Arada şaşırt beni, ürküt beni, ohalat ve vayslat beni. Ama nerde... Müzik, sinema gibi sanat olan ama popüler kültürün bulaştığı her şey popolar kültüne dönüşüyor. Yeni nesilin şarkıcı diye dinledikleri, kendine örnek aldığı ekolayzırla sesi oynanmış sanattan ziyade para yapar bu diye piyasaya sürülen cücükler sadece. Sinemada da bir Amerikan hakimiyeti ve kısır döngüleri ve döngüsüz kısırlığıyla kendini tekrarlayan boş filmler. Süper kahramanlar, yalanlar yalanlar yalanlar. En son ne zaman akıl kurcalayan bir senaryo geldi ki. Ne zaman kurgusu ve akışı düzgün bir film izledim ki? Seksenler, doksanlar başı nerede? Tüketim toplumu senin ta ananı babanla evlendireyim...
Bu kadar serzeniş yeter. Biraz da makara yapayım. Son günlerde buralar çok sıcak oldu. O kadar sıcak ki
asfaltta yumurta kırma deneyi yaptım. Yumurta asfalta değmeden buharlaştı. Yolun karşısındaki otobüs durağının içinde vaha gördüm. Palmiyeler, develer falan vardı. Vahaya gittim. Cansız manken vaha kılıçaslan çıktı. Hemşerim hayırdır çok boş bakıyon? Niyetli misin? dedi bir ses. Neye niyet neye kıspet derken yağlı güreşi düşünüp bu halde bile çağrıştın. Beynine yumurta kırayım dedim. Zaten garip çalışan beyin sıcağın etkisiyle vıcık vıcık oldu. Bir de niyetli olmak var. Sıcaklık 60 derece, nem yüzde beşyüz. Kafalar olmuş Zonguldak. Selamünaleyküm abi? Nassın? - Hıııııı. Bir işimiz vardı. -Hııııı. Abi sizin ev yanıyor.- Hııııı. Emrah koş anana halleniyorlar. - Hııııı...Sahur kaçta oluyor delikanlı? -Hııııı....
Bir de şimdi bayram klişeleriyle uğraş. Abidik gubidik mesajlar. Çikolata , şeker... Peki nedir ramazan? What is the meaning of ramadan? Neden kutluyoruz? Ramazana çikolata şeker olayını sokan din midir? Baklava yemek sünnet midir? Şeker bayramı kavramı nereden geliyor? Tüketim toplumunun dini bayramlara etkisi yok mu sizce? Şeker olayı cadılar bayramıyla etkileşimle gelmiş olabilir mi? Kapılarda dolaşıp şeker toplayan çocuklar benzer değil mi? Hep kendimiz yazıp kendimiz oynuyoruz. Çok çakalız. Herkesin ramazan bayramı TATİLİ kutlu olsun. Önemsediğimiz şey tatil kısmı zaten. Şahsen çok da fifi. Gündüz tıkın, gece alkol kafası. Aman ha kurban etiyle içmeyin. Çünkü günah o kadar beklemek 2-3 ay beklemeyin alın kasaptan mangal falan yumulun. Daha kurbana çok var. O zaman takılırsınız. Ciğeri dalağı, rakı falan. Ayrıca en müslüman benim. Müslüman doğru konuşur, yalan söylemez. Müslüman kelimesi belli bir anda Müslüm Gürses dinlerken kendinden geçip kendine acı çektirmek için keskin aletlerle façalanma anı demek olabilir. Müslüm an. This is a fucking Müslüm moment. Kalemtraş getir oğlum. Permatik çek. Pişman olacaksın Ebu Sufyan. Pentagram şarkı yapacak bu filmin müziğini. Antony Queen'in isyan edecek ciğerimi yediniz diye. Hubel'e tapacaksınız!
Son olarak UFO gerçeği, uzaylılar bildiriyor: Sen mi büyüksün? Hayır ben büyüğüm. Ben. Yaşşar Usta!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder