18 Ocak 2013 Cuma
Anası alkol de babası kim bu kötülük veledin?
İnsan bazen çaydanlıkta kaynayan su gibi durumlarla karşılaşabiliyor. Suyun ısınmasıyla hafiften bir tıslama sesi başlar. Çaydanlığın genleşmesinden kaynaklanan ilginç frekansı farklı seslerle yavaşça karışarak artar bu tıslama sesi. Bir süre geçtikten sonra kaynamanın ilk belirtileri görülür. Dipten yükselen küçük baloncuklar önce yavaş yavaş sonra hızlanarak yüzeye doğru hareket eder. Bir süre sonra bu afacanların dansı o kadar hızlanır ki ortamda göz gözü görmez olur. Buhar kendini göstermiştir. Tıslama sesi artık fokurdamaya ve dengesiz bir ocak ve çaydanlık ilişkisinde tıkırdamaya bile dönüşür. Artık beni al der mutfaktaki imama. İmam o suyu abdest almak için koyduysa ve aniden misafir gelirse o çayın tadını siz düşünün. Hayat genellikle böyledir. Abdest suyu olup imamların apış aralarını yıkamayı beklerken, tadı kötü de olsa en azından çay olup yani bir nimet olup ağızları tatlandırıp içleri ısıtabilirsiniz. Mutlak su çevriminde ben çay oldum, sonra çiş oldum. Kendime bir şeyler kattım demenin gururu da bambaşkadır. Bugün biraz mutlu oldum. Sonunda kaynadım. Abdest suyu üstüne misafir geldi.
Egolar egolar... İnsan kendini düşünürken başkalarını düşünürmüş gibi davranıp yine basit egolarından dolayı ( karşıdakilerin kendileri kadar zeki olmadığını düşünüp bunu anlamayacaklarına güvenmek) bu insanlar üstündeki çıkarsal parazitliklerini sonsuza kadar sürdüreceklerini sanırlar. Bu bir oyundur aslında. Fakat oyunu kiminle oynadığına dikkat etmelisin. Çuvalladıklarında atacakları bir sonraki adım zeytinyağı gibi üste çıkmak olacaktır. Ama ben ona böyle yardım ettim, şöyle ettim. O bir hain vs vs. Hayatın gerçeğine hoş geldiniz. Herkes en çok kendini düşünür. Herkes kendi bacağından asılacağını bilir. İstisnalar vardır. Kimilerinin sadece cesaretleri yoktur. Kimileri ise bile bile duygusal nedenlerden dolayı katlanır. Sınırlar zorlandığında gerçek tablolar ortaya çıkar. Ve işte esas konu da budur: ÇIKAR! Hadi bebeğim üstünü çıkar. İmam dayının hazırda sıcak suyu da var. Sıran geçti sıra benim.
Bir arkadaşım son günlerde Ankara Havalarıyla kafayı bozmuş durumda. Sabah, akşam, uyurken,yerken, içerken ve hatta s... arken sürekli bunların yayınını yapan hatta dj leri bile bu şiveyle konuşan bir radyo istasyonu dinliyor. Şarkı sözleri muhteşem yaratıcı tarzları adeta etnik bir Punk türüne benziyor. Oğlum sana Bihter'i' alayım mı? İstemem babacım istemem. Onun adı Bihter, amcaoğlu bekler, istemem. Reyting alan dizilerle bile dalga geçen süper abiler. Elvan Dalton, Namık vs. Onlar gibi yüzlercesi var. Her birinin lakapları falan çok yaratıcı. Üstelik kültürleri de çok iç açıcı. Mini etek dar bluz ve kalça sallama üstüne doktora yapmış ablalar eşliğinde sanat icra ediyorlar. Bu ablalara sakın aldanmayın ha. Su, meyve suyu falan içiyorlar. Onlara alkolle eşlik etme gafletinde bulunan abiler evi arabayı o masada bıraktıkları gibi üstüne de kdv olarak bir posta dayak yiyerek '' Hadi goççum. Dar geldi sana Angara, Şaziye de gaçmış Osman'a'' adlı şarkı eşliğinde tezek çuvalı gibi kapıdan atılıyorlar. Sonra pavyonun kapısından çıkanların aman poha basma adlı oyunu oynayarak yandan yandan ve parmak uçlarında geçmeleri de görülmeye değer bir manzara.
İçki kötülüklerin anasıdır. Söze bak çay demle. Alkol yoksa mecburen çay içeceğiz çünkü. Peki kötülüklerin babası kimdir? Hiç merak ettiniz mi? Lanet olsun ben ettim.Kendime adaylar belirledim Birincisi Cengizhan. Dünyadaki bilmem kaç insandan biri onun genini taşıyormuş. Oğullar torunları falan o zamanlarda fena çalışmış. Gelsin karılar alem yapalım. Sefere çıkalım çeşit çeşit renk renk karı toplayalım. Şahıs dışı kavramlar arasından ise aday olarak merak kavramını sunuyorum. İnsanın başına ne gelirse ya meraktan ya da adı telaffuz olarak benzeyen ama telaffuz edemeyeceğim. (Ama başka şeyler yapar bu arkadaş) şeyden gelir. Bu kötülük babası arayışıma sonra da devam edeceğim. Sauron'a kadar yolu var. Yeter be yazı bitti. Şimdilik kapatın gidin bu sayfayı.... Saygılar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder