11 Eylül 2012 Salı
Atlı Karınca Kararınca
Bu gece psikoloji yamultan Fransız filmlerinden birini izledim. Filmden aldığım en büyük ders atlı karıncayla şaka olmayacağıydı. Filmin adını falan yazmıyorum. Bilenler bilirler. Şu İnception'da oynayan daş ablanın filmlerinden. Filmin sonunda da daş oluyor zaten. Bir gırtlaktan j harfi çıkarmak bir sipuhle bu kadar mı yakışır insana? Bu filmi de manitayla izlenecekler listeme yazdıktan sonra yola devam ediyorum. Sevgili blog, atlı karınca nasıl bir isimdir yahu? Sorarım sana... Karınca ata mı biner at mı karıncaya biner? At karıncaya binip belini incitmezse saman altından da su yürütebilirse ne olur? Karınca, ağustos böceğine kapıda s.ktr çektiği zaman egosu tavan yapmış mıdır?
Bu masalda bir gariptir. Çocuklara tembellik yapmamayı öğütlerken alttan alttan bencil olmayı da aşılar. Arkadaş ağustos böceği de sanatçıdır icabında. Ufak rakıyı kemanı kapıp gelmiş kapıya iki meze iki sofra hazırlar insan. Yoook! Sen yazın goygoy yaptın şimdi git açlıktan öl. Hem yaratılışı öyle. Arkadaş kısa süre yaşıyor. Temel amacı olan üremeyi gerçekleştirmesi için de o cırt cırt sesi yapması lazım. Kendi dillerinde o cırt cırt ses, karı karı diye viyaklaması o garibanların. Karınca ne anlasın. Bir kraliçe var kimseye vermez. Hepsi elizabet elonor. Ye çekirdek kabuğunu asıl. Zaten sağ ayakları daha kuvvetli. Pazara gidip 4 kilo patates alıp torbayla yuvaya götürenini gördüm. Enüvey yani Türkçesi neyse...
İnsanların genelde kafasına takılan bir şey var. Toka diyorlar buna. Siz de cümlenin gelişinden ciddi bir şey sanıp okuyorsunuz. Aferin. Yıllar önce Beyaz Show'da, Beyaz Abi laf esprisi yapacağı zaman uyarır, orkestraya dıps diye zil çaldırır. Sonra yapardı. Şimdi zart diye yapıyorlar. Anlayan anlamayan birbirine giriyor. Seven sevmeyen karman çorman. Çeşitler çoğaldıkça kollektif bilinç azaldı. Sunay Akın gibi oldu. Biraz yakın tarih anlattım. Ama yazarken aynı onun gibi dershane fizik hocası taktikleri kullandım. Uyuyan öğrencilerin ödlerini kopartıp derse dikkat çektiğini sanan hocalar gibi yaptım. Uslu uslu nazik ve kısık bir sesle anlatırken birden en gereksiz yere bağırarak vurgu yaptım. Günlük hayatıma bunu yansıtmaya çalışıyorum. İnsanlar garip garip bakıyor. Deli falan diyorlar. Evet sanırım dikkat çekiyor. Dershane hocaları en iyisini bilir. Y vektörü X vektörüne demiş ki Z vektörü senin hakkında şöyle böyle diyo. X vektörü de çok kızmış. İstemeye gelmişler. Enüvey.
Bu aralar İbrahim Sadri, Yusuf Hayaloğlu gibi kalın sesli şiir okuyan abileri kafaya taktım. Bu sesleri ergenlik döneminde yaptıkları Hormon seviyesi bozan alışkanlıklardan mı kaynaklanıyor? Günde 3-5 falan sonrası tatmin sigarası sesler vapur düdüğü gibi olmuş. Hep bir İstanbul kenar mahallesi, delikanlı ayakları. Arkada acılı bir vokal, uzaktan gelen keman. Hep isyan hep dert. Abi hayat o kadar kötü değil ya. Sevdiğin kız vermemiş olsun. Sevdiğin abin ölmüş. Allah rahmet eylesin. Dont worry be happy diyorum. Enüvey. Power metal dinleyin. Lordlu kılıçlı metal. Can gelsin, kan gelsin. Sevdiğin kız vermedi mi ? Tut saçından... Biri canını mı sıktı? Sevdiğin kız abi mi dedi? Çek kılıcı vur böğrüne....
Batman'i oynayan Hristiyan Bali kardeşimin eskilerden İsyan orjinal adıyla Equlibrium diye bir filmi vardır. Buradan nereye varacağımı merak ediyorsanız etmeyin. Alakası yok. İzleyin tavsiye ederim. İyi filmdir. Bahsedeceğim son konu böyle vay anasını dedirten kitap, film vs gibi eserlede kullanılan bir teknik. Filmin başında gördüğün şey aslında sonunu anlatıyormuş. Bu da insanda hadeee yaaa etkisi yapıyor. Ben de bu yazıda bunu kullanayım. Atlı karınca dönüp turunu tamamladı. Marion Cotillard güzel isimdir. Jeux d' Enfants ilginç bir filmdir. Enüvey...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)